Bu Ömrü Kitaplasak da mı Harcasak

‘Kitap’ ! İnsanın kulağına çok aristokrat bir kelime olarak geliyor. Bilmiyorum başka memleketlerde de öyle mi ama bizim ülkemizde değerli olmaktan öte çok bilge işi bir kavram. Burda ülkemizde okuma oranları vs. vs. diye tekrara düşmek istemiyorum. Anlamak istediğim kitap okumak neden bu kadar büyüyor gözümüzde?

Kitap mı? Yarın baksak ona!

Aslında şu da bir gerçek! Bizim kitapa ayıracak bir ‘vaktimiz’ yok. Çok meşgul insanlarız ve kitaba zaman ayırabiliyorsak, gerçekten çok önemli bir iş yapıyoruz demektir. Hayatımızın her alanı farklı şeylerle dolu;

  • Sabah 6’da kalkmak
  • Diş fırçalamak
  • Ekmek arası birşeyler hazırlamak
  • Su ısıtmak
  • Giyilecekleri belirlemek
  • Saçları taramak, makyaj yapmak
  • Otobüs beklemek
  • Otobüste kendimize mukayyet olmak, yer kapmak
  • Yol için hazırladığımız playlisti dinlemek
  • İş yerinde arkadaşlara selam verip dünü değerlendirmek
  • Günaydın kahvesi almak
  • …..
  • …..
  • ….

Bu liste bu şekilde uzayıp gidiyor ve gerçekten yazarken bile üzerime üzerime geldi klavye. Bu kadar işin arasında kitaba ayrılacak bir vaktimiz olmamalı tabi !

Denklem

Bu kinaye işini bir kenara koyacak olursak, bu maddeler gerçekten hayatta alışkanlıklarımız olmuş vaziyette. Bu maddeleri, oturup bir gününüz için sıralamaya kalksanız 2-3 sayfa ayırmanız gerekir muhtemelen. Bu maddelerin çoğu yanlış yaptığımız şeyler olsa da, yanlışımızla yaşamayı öğrendiğimizden bir problem görünmüyor. Yani şu an ‘kudurmuştan’ beter bir haldeyiz.

Gün içerisinde en az 7 dk’da neler yapıyoruz:

  • El yüz yıkamak
  • Diş fırçalamak
  • Lavaboya gitmek
  • Facebook’ta gezinmek
  • Son Tweet’leri gözden geçirmek
  • Dünya gündemini okumak
  • Gereksiz, yarı porno, suç içeren, saçma haberlere göz gezdirmek
  • Yemek esnasında sürekli muhabbet etmek
  • Gün içinde sıkıldıkça çay, kahve hazırlayıp içmek
  • Spor, dizi muhabbet yapmak
  • …..

Bu liste daha uzar ama bu kadarıyla bir örneklem çıkarabiliriz. Bu listede bulunanların bazıları hergün yapmamız gereken zaruri ihtiyaçlarımız. Yalnız bazıları da var ki 1 gün kaçırdığımızda hiçbir şey kaybetmeyeceğimiz şeyler. Mesela bir gün Facebook’ta gezinmek, spor-dizi muhabbeti yapmak ve sıkıldıkça çay-kahve içmek yerin 24 dk kitap okusak nasıl olurdu merak ediyorum? Hadi ikisinin yerine olsun etti size 16 dk. 16 dk az mı? Bence insanlık için küçük mü büyük mü zaman gösterir ama bizim için büyük bir adım.

İrade ve kıyasla-sorgula

“İnsanların arasındaki fark; yetenek ve bilgi farkı değil, irade farkıdır.” Gassion

Başarılarıyla sürekli bize örnek gösterilen insanların en büyük özellikleri iradeli bir kişilik sahibi olmalarıdır. Yaşadığımız dünya insan varlığından daha zeki ve üstün bir yaratık yok, en azından benim bildiğim kadarıyla. Sahip olduğumuz yaratılıştan gelen bu hazineyle, büyük yatırımlar yaparak devasa kazançlar da elde edebiliriz, kumar oynayarak bunu çarçur da edebiliriz. Kazançlarımız ve heba edilen hazinelerimiz, irade fonksiyonunun yada bu fonksiyonun türevlerinin sonuçlarıdır.

Kıyas (karşılaştırma) meselesi ise doğru olanı bulma noktasında çok yardımcı bir araçtır diye düşünüyorum. Başkalarıyla kıyastan bahsetmiyorum, tamamen öz-kıyastan bahsediyorum. “Facebook’a 20 dk, tantanaya 50 dk veriyorsam, kitaba 16 dk neden veremiyorum?” gibi karşılaştırma yapmalıyız. Bunun da ardından “Bu kadar mı iradesizim?” sorgulamasını yaptığımız an içsel bir sarsıntı geçirmemiz gerekiyor. Bu sarsıntı oluşmuyorsa, problemlerimizle yaşamaya gerçekten çok fazla alışmışızdır demektir. Bu da bu kıyasla-sorgula olayını o sarsıntıyı, ikincil bir kişi olarak kendimize karşıdan bakışımızı yaşayana kadar tekrar tekrar yapmamız gerektiğini gösteriyor.

Bu kadar abartmaya gerek var mı?

Bunu abartı olarak gören varsa haklı olabilir aslında. Çünkü:

  • İki kelime okumuş uyanıkların yüksek mevkilerde olması
  • Yolsuzluk, torpil gibi kavramların kulağı artık tırmalamaması
  • Eğitim düzeninin yap-boz şeklinde esnaf abilerin elinde oyuncağa dönmesi
  • Eşlerini satırla doğrayan erkeklerin varlığı
  • Saygı kavramının paraya göre anlam kazanması
  • ….

gibi sebepler varken önümüzde, bu kadar abartmaya gerek yok.

16146-girl-reading-a-giant-book-1280x800-digital-art-wallpaper

Umarım gerçekten kitap konusunun abartıldığını düşünen çok azdır. Kitabın önemli olduğunu kabul edip okumamak bile bir kazançtır; yalnız bunu abartı görmek, önemini kavrayamamak, yokuştan önceki son çıkışı da kaybettiğimizi gösterir. Artık düşerken sarkık dallardan tutanlara kaldık demektir.

Bu konu çok önemli bir konu. Özellikle gençlerin önünde duran, önceki 1-2 jenerasyona ait bu toplum, gerçekten hiç iç açıcı bir görüntü sergilemiyor. Bunun için de bizim irademize kıyas ve sorgulama ile sahip çıkıp daha fazla kitap okumamız gerekiyor. Böylece bahsetmiş olduğum bu 1-2 jenerasyonun artık eskime ve kullanımdan kalkma sürecini hızlandırmış oluruz.

Kitabın pek çok toplumda farklı jenerasyon yenilenmelerine sebep olduğu aşikar. Biz de bunun için pek de geç kalmış sayılmayız. Ülkenin reset düğmesini kitaplarda aramamız gerekiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir