İnsan sürekli yaşanılabilir bir hayat hikayesi oluşturma peşinde. Önümüzde ideallerin oturduğu bir ‘B’ noktası var. Bu ‘B’ noktasına gidebilmek için de insanlar farklı ‘A’ noktalarından yola çıkabiliyor. Ben de bu A noktasını ideolojilere bağlı olmayan, inanç çerçevesine de aykırı olmayan bir girişimcilikle belirlemeye çalışıyorum. Ha bu doğru mudur? Emin değilim. Çünkü beyin kıvrımlarımızın yetmediği bazı düşünceler ve karmaşalar karşımıza çıkıyor.

Emin misin?

Bu ’emin olmama’ konusu, gittiğimiz yolun eksikliğinden olmuyor genellikle, insan beyninin yetmeyişinden de kaynaklanıyor. Bana göre beynin-aklın bu eksikliğini duygu dünyası ile tamamlamak en doğrusu geliyor. ‘İçinden geleni yap’ sözünü bu şekilde anlıyorum ben.

İnsan kendisine ‘girişimci’ sıfatını taktıktan sonra, sürekli bir karar verme süreci içerisine koymaya çalışıyor kendisini. Bugün ‘olur’ dediği şeyi biraz zorlayıp ertesi gün ‘olmaz’ diyebiliyor. Benim de yaptığım en büyük hataların başında bu geliyor. Buna toplum içinde ‘maymun iştahlılık’ deniyor genelde ama bu bana göre asıl adı ‘bir girişimcinin kendisiyle imtihanı’ olmalıydı 🙂 .

Farkına varmak

Şu an artık bu savrukluğun farkına varıp, kabullenmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Önümüzdeki günlerde alacağım kararları, sağlam temellere oturtup daha kararlı bir tutum içerisinde olmayı hedefliyorum. İnsanın kendi içi ile olan çekişmesini sadece girişimci değil her insan hayatının belli dönemlerinde yaşamıştır; ama bu yaşanmışlığın o dönemde kalması gerekiyor. Bunun bir tecrübe olarak insana dönüp, onu bir üst seviyede bekleyen şeylerle buluşturması gerekiyor.

Şimdi bu blog serüvenine de güzel bir heyecanla başladım. Artık “yarın ne olur bilemiyorum” değil, “o blog yazılacak” 😉